“`html
The Rogue Prince of Persia: Yeni Bir Başlangıç
Prince of Persia evreni, Dead Cells oyununu geliştiren “şahane ekip” Evil Empire tarafından roguelite formatında yeniden hayat buldu. İkonik parkur ve dövüş mekaniklerinin sürekli ölüm döngüsü ile bir araya geldiği bu yeni yapım, heyecan verici bir deneyim sunuyor ve biz de hemen bu etkileyici dünyaya adım attık.
Ubisoft, nesiller boyu süren efsanevi serisi Prince of Persia ile bir kez daha sahne almaya hazırlanıyor. Serinin ruhunu koruyan ve “Dead Cells”ın yaratıcılarının dokunuşlarıyla roguelite bir deneyime dönüştürülen The Rogue Prince of Persia, hem eski hayranlarını hem de bu türün tutkunlarını etkilemek için oldukça iddialı bir aday.

Ubisoft’un Lost Crowd’dan sonra bir diğer başarılı yapımla karşımıza çıkma çabası, büyük bir heyecanla karşılanıyor. The Rogue Prince of Persia, serinin ezeli ruhunu hissedeceğiniz bir oyun olmasının yanı sıra, roguelite deneyim ile heyecan verici bir dönüşümü de beraberinde getiriyor. Biz de bu deneyimi PlayStation 5 üzerinde keşfettik ve şimdi sırlarını sizlerle paylaşalım.

İlk olarak, hikaye detaylarına bakalım… Oyunun senaryosu, klasik Prince of Persia teması olan zamanın bozulması etrafında gelişiyor. Pers İmparatorluğu’nun başkenti, gizemli bir düşman tarafından istila edilmiş ve Prens bu laneti ortadan kaldırmak için sürekli bir zaman döngüsüne mahkum olmuştur. Hikaye, köydeki karakterlerle yapılan diyaloglar ve bölümler aracılığıyla şekilleniyor. Oyun ilerleyişi, kesinlikle oynanış ve mekaniklere odaklanmış olsa da, hikayeyi takviye eden dinamik bir anlatım sunuyor. Oyunun atmosferi, serinin karakteristik macera ve gizem duygusunu koruyor.

Peki, oynanış ve mekanikler nasıldı? Ouynun, Prince of Persia serisinin DNA’sını yansıtan akıcı parkur ve dövüş unsurlarını etkileyici bir şekilde devraldığını belirtmeliyiz. Karakter kontrolü son derece hassas; zıplamalar ve duvar koşuları adeta parmaklarınızın ucunda dans ediyor. Düşmanları tekmelemenin ardından başka bir hedefe yönelmek, oyunun en keyif verici anlarını oluşturuyor. Savaş sistemi de parkur kadar dinamik; kılıç, mızrak ve yay gibi çeşitli silahlarla oynama tarzınızı şekillendirebiliyor, madalyon sistemi sayesinde saldırılarınızı güçlendirebiliyorsunuz. Bu da her oyunda farklı kombinasyonlar denemenizi sağlıyor ve tekrar oynanabilirliği artırıyor.

The Rogue Prince of Persia, roguelite özelliği sayesinde sürekli ölerek yeniden başlamanızı gerektiriyor. Ancak burada ölüm, bir ceza değil, öğrenme sürecinin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Her başarısızlık yeni şeyler öğrenmenize vesile oluyor, her koşuda yeni yetenekler, silahlar ve madalyonlar açılıyor. Bu döngü, “bir koşu daha” hissini kuvvetlendiriyor; kısa bir deneme için başlattığınız oyundan saatlerce ayrılamayabiliyorsunuz. Düşman çeşitliliği de bu akışı destekliyor; başlangıçta karşınıza çıkan sıradan düşmanlar sonrasında güçlü ve agresif yaratıklarla yer değiştiriyor. Boss savaşları da oyunun etkileyici anlarından biri; dev yaratıkların saldırı desenlerini çözmek, reflekslerinizi zorlamak ve zorlu engelleri aşmak hem zorlu hem de tatmin edici.

Hikaye yine derin bir anlatım sunmaktan ziyade atmosfer yaratmaya odaklanmış, Prens, Pers başkenti Ctesiphon’u kurtarma mücadelesinde karanlık bir büyü ile savaşıyor. Hikaye diyaloğlar ve kısa kesitlerle ilerlese de, serinin karakteristik macerası bir atmosfer oluşturuyor ve yolculuk anlamına geliyor.

Sanatsal yönü ise oldukça başarılı; cel-shaded grafik tarzı, oyuna bir çizgi roman havası katıyor. Görseller pürüzsüz, hareketler net ve özellikle parkur sekanslarında büyüleyici bir görsel deneyim sağlıyor. Farklı biyom türleri, çöl manzaralarından sarayın süslemelerine kadar çeşitlilik sunuyor. Müziği özellikle beğendik; savaş anında enerjiyi artırırken, sessiz anlarda atmosferi derinleştiriyor. Ses efektleri de tatmin edici.

Bizler oyunu PlayStation 5 üzerinde deneyimledik ve DualSense ile olan deneyim kesinlikle göz ardı edilemez. Duvar koşularındaki hafif titreşim, zorlu inişlerde hissedilen güçlü haptics ve kritik saldırılardaki direnç, tüm bunlar atmosefi pekiştiriyor. Teknik performans da oldukça tatmin edici; PS5’te 60 fps ile sabit çalışmakta, yükleme süreleri kısa ve oyunun akışkanlığı oldukça yüksek. Ancak, bazı küçük animasyon hataları ve düşmanların köşe takılma durumları olabilir, ama bunlar genel akışı olumsuz etkilemiyor.

Sonuç
Özetle, The Rogue Prince of Persia, akrobatik parkur dinamiklerini roguelite türünün tekrar oynanabilirliği ile harmanlayan bir yapım. Hikayesi belki derinlik açısından bekleneni veremiyor ve uzun oturumlarda düşman çeşitliliği tekrar edebiliyor ama sunduğu akışkan oynanış ve görsel zenginlikler tüm eksikliklerini kapatıyor. Roguelite türünü sevenler, platform macerası arayanlar ve akrobatik aksiyonu deneyimlemek isteyen herkes için kaçırılmaması gereken bir yapım ortaya çıkmış.
CHIP Notu: %88
+ Akıcı ve hassas parkur kontrolleri, serinin ruhunu koruyor
+ Farklı yapılar ve stratejiler deneme özgürlüğü
+ Boss savaşlarının heyecanı ve tatmin edici öğrenme süreci
+ Cel-shaded görsel stil ve pürüzsüz animasyonlar
+ Müzik ve ses efektleri, özellikle savaş anlarında atmosferi güçlendiriyor
+ Teknik olarak stabil bir performansa sahip
– Hikaye sunumu parça parça ve yüzeysel bulunabilir
– Düşman çeşitliliği uzun oturumlarda tekrara düşebiliyor
KÜNYE
- Yayıncı: Ubisoft
- Geliştirici: Evil Empire
- Tür: Platform / Aksiyon
- Platform: PlayStation 5, PC, Xbox X/S
“`