Gazze halkının haftalardır hissettiği tek şey korku, acı ve çaresizlik. Bölgede yaşam mücadelesi her gün zorlaşıyor. Kuzeydeki saldırıların giderek şiddetlenmesi, Gazzelileri güneye doğru yerinden etmeye devam ediyor.
Fakat bu çok zor bir yolculuk. Hayatlarını, ailesini kurtarmak isteyen Gazzeliler, arkalarına bakmadan evlerini terk etmek zorunda. Ne çantaları dolu ne de yolda su, gıda gibi hayati ihtiyaçları bulmak mümkün. “Yorulduk. Su yok, yiyecek yok, içecek yok, açlığı bastıracak hiçbir şey yok. Gazze’de hüsran hüküm sürüyor. Daha ne diyeyim? Gazze’de hiçbir şey kalmadı. Sadece yıkım, acı, işkence var. Orada tat yok, bunun bir çaresi yok. Hastane yok, temel ihtiyaçlar yok. Yaşanacak bir şey yok. İşkence, işkence, işkence.”
Fakat Gazze’nin kuzeyindeki hayat çok daha tehlikeli. “Çok zordu. Ben bir hastaneden, yerinden edilmiş biriyim, Kamal Adwan Hastanesi’nin bir çalışanıyım. Top mermileri hastanelere isabet ediyor ve oradaki insanlar tedaviden, ilaçtan, yardımdan mahrum kalıyor ve herkes hiçbir yardım almadan yerde yatıyor.”
Yerinden edilmiş Gazzeli kadınların, çocukların, hastaların ölümden kaçmak için ölüme giden yolda yürümekten başka bir seçeneği yok. “Ölüme giden yol bu, kıyamet gibi, zor, çok zor. Yürüyoruz, yürüyoruz, yürüyoruz.”