Arjantin’in ekonomik özgürlük rüyası devam edebilecek mi
Başkan Javier Milei liderliğindeki Arjantin hükümeti, harcamaları kısmaya ve düzenlemeleri azaltmaya devam etmesiyle ülkedeki enflasyon son zamanlarda art arda ikinci ay da yavaşladı. Arjantin hükümeti, enerji ve ulaştırma şirketlerine yönelik sübvansiyonların azaltılmasından devlete ait işletmelerin tamamen özelleştirilmesine kadar, mali dengeyi sağlamak için şişirilmiş bir kamu sektörü yerine serbest piyasanın yaratıcılığına güvenmede kararlı görünüyor. Şu anda masada olan diğer bir seçenek de diğer ülkelere mısır, küspe ve işlenmiş soya yağı satışına bel bağlayan çiftçilere fayda sağlayacak şekilde, ihracata uygulanan gümrük vergilerinin kademeli olarak silinmesi.
Uzmanlar kamu sektörünün sürekli kontrolden çıktığı bir ülke için hükümeti sınırlamak doğru bir adım olduğunda hemfikir. Arjantin son 123 yılın 113’ünü mali açık vererek geçirdi. 2020 yılında bütçe açığı GSYİH’nın %8’ini aştı.
Arjantin son dönemde 12 yıl aradan sonra ilk aylık bütçe fazlasını görse bile hala kat edilmesi gereken uzun bir yol var. Yıllık enflasyon oranı %200’ü aşarak son otuz yılın en yüksek seviyesini gören ülkedeki kayıtlı işçilerin yarısından fazlası memur iken girişimciler çok yüksek vergiler ve bitmek bilmeyen bürokratik işlemler altında eziliyor. Arjantinliler, Milei öncesi hükümetin 2023’ün Kasım ayında dolar tasarrufları ve banka kartı satın alımları üzerindeki vergileri artırmasıyla daha da ağırlaşan ağır vergi ve düzenleme yükünden kaçmak için uzun süredir yakınlardaki Uruguay’a kaçıyorlardı.
Fakat Arjantin’de vergi ve harcama politikası tam bir başarısızlıkla sonuçlandı. Arjantinlilerin neredeyse yarısı yoksulluk içinde yaşıyor; bu nedenle Milei , İsviçre’nin Davos kentindeki Dünya Ekonomik Forumu’nda yaptığı konuşmada girişimcileri ve diğer piyasa odaklı düşünürleri sosyalizme karşı geri adım atmaya çağırarak “Başarılı bir girişimci bir kahramandır” sloganını gür bir sesle ortaya atmıştı. Milei’nin bu mesajı, hem Davos’a katılan seçkinler arasında, hem de Arjantin’deki sol gerillalar ile 1970’lerde Arjantin’i saran askeri diktatörlük arasındaki “Kirli Savaş”ı unutmamış seçmenler arasında gerilime yol açmıştı.
Arjantin halkı geçen aylarda, 1976 askeri darbesinin ardından yaşanan insan hakları ihlallerini hatırlamak için Buenos Aires’te hayatı durdurdu. Bu sadece Milei için değil, tüm Arjantin toplumu için büyük bir zorluk. Diğer taraftan ise geçmişin kırgınlıklarını aşan ortak bir gelecek için önemli bir adım. Arjantin’in yaraları derin olsa bile bugün vatandaşlarını en çok ilgilendiren konular, ülkenin ekonomik canlılığını engelleyen yaşam maliyetleri ve siyasi himaye sistemleriyle ilgili duruyor. Milei’nin bu sorunları çözme yetkisi elbette var ancak bu yetkinin kullanımı o kadar da kolay değil.
Onun çabaları, sosyalist rejimlerin son yıllardaki başarısızlığından uzaklaşarak serbest piyasaya yönelik ekonomik reformun temelini hazırlayan “fikir girişimcileri”nin on yıllardır süren çabaları üzerine oturuyor. Arjantin ve diğer Latin Amerika ülkelerinde sivil toplum kuruluşları, kendi toplumlarındaki işverenlere, çalışanlara ve iş arayanlara fayda sağlayacak serbest piyasa reformlarının savunuculuğunu yapmak için her gün sıkı bir çalışma yürütüyor. Düşünce kuruluşları acil sorunlara yapıcı politika çözümleri yoluyla taban düzeyinde değişimi hayata geçiriyor, bireysel özgürlük ve sınırlı hükümet kavramları için taban düzeyinde destek topluyor; bu kavramlar artık Milei ve bölgedeki diğer siyasi figürler tarafından da tekrarlanıyor.
Buenos Aires’te kredi kartı sahiplerine uygulanan aylık vergiyi ortadan kaldırmak için çok partili bir koalisyonu birleştiren Asociación Arjantin de Contribuyentes (AAC) örgütünü mercek altına alabiliriz. AAC’nin katılımından önce şehir, yerel sakinlerden kredi kartı ekstrelerinde ek %1,2 ücret alıyordu. Ancak kuruluş, vergi gelirlerini vergi mükelleflerine iade etmek için koridorun her iki tarafındaki politikacılarla başarılı bir şekilde çalıştı; bu eşi benzeri görülmemiş bir zaferdi. Vergi iptali, üç milyon kişinin yıllık 300 milyon dolarlık tasarrufuna tekabül ediyordu.
AAC, Fundación Libertad, Libertad y Progreso ve diğer kuruluşlar, halk tarafından makul görülen kamu politikası alternatifleri dizisi olan “Overton Penceresi”nin özgürlük yönünde hareket etmesine yardımcı oldu. Diğer yerel reformcularla birlikte çalışarak serbest piyasa düşüncesini Arjantin halkı ve hatta Milei’nin kendisi için daha kabul edilebilir hale getirdiler. Burada, bireysel özgürlüğün geleceği konusunda yeni yeni yeşeren bir iyimserliğin olduğu ve haklı olarak da Latin Amerika’nın geri kalanı için bir ders yattığına dikkat etmek gerekir.
Onlarca yıllık otoriter kolektivizmin ardından serbest girişim ve ekonomik refahın bölgeye yayılması için değişimin sıfırdan gelmesi beklenmedik bir durum değil. Milei vaka çalışmasında en umut verici olan şey, onun kendisi değil, onun yükselişine yardımcı olan politik ortamıdır. Diğer ülkelerdeki yerel özgürlük savunucuları taban düzeyinde benzer ilerlemeler kaydetmeye odaklanmaya devam ederse, daha geniş reformlar da bunu takip edecektir.
Arjantin’in özgürlükçü ortamı yavaş yavaş tüm Latin Amerika’ya yayılıyor. Peru’da Centro de Investigación Looking, Latin Amerika’daki öğrencilere ve çalışan profesyonellere serbest piyasa çevreciliği üzerine ücretsiz, isteğe bağlı kurslar sunuyor ve yüzlerce bölgesel lidere ulaşıyor. Brezilya’da Instituto de Estudos Empresariais, 80.000’den fazla katılımcının ve aralarında devlet başkanları ve Nobel ödüllülerin de bulunduğu 400’den fazla konuşmacının katıldığı yıllık Fórum da Liberdade’ye (Özgürlük Forumu) ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Başka yerlerdeki fikir girişimcileri reformun geleceğini bilerek bunu inşa ediyorlar.
Peki Arjantin’de özgürlük başarıya ulaşıp gerçekten de diğer ülkelere yayılabilir mi? Eğer taban bir göstergeyse, tek yanıt “evet” olacaktır. Fakat eğer küresel sistem “taban”a fazla baskı yaparsa Arjantin halkının ve dolaylı olarak bütün Latin Amerika ülkelerinin özgürlük hayalleri bir sonraki bahara kalabilir.